CHP NE YAPABİLİR?

                               

Yavuz Alogan

        CHP yaklaşık otuz yıl tarihsel/ideolojik kimliğini değiştirmeye, en azından sulandırmaya çalıştı. Şimdi Saray Rejimi bu tarihsel/ideolojik kimliği yok ederek Cumhuriyet Devrimi’nin altı ok ve hatıralardan ibaret son sembolünü itibarsızlaştırmak, CHP’yi ıskartaya çıkarmak, kapatmak ya da farklı bir kimlikle biat ettirmek istiyor.

        Mantıksal olarak bu durumda CHP’nin tarihsel/ideolojik kimliğine sıkıca sahip çıkarak karşı saldırıya geçmesi gerekir. Nitekim partinin genel başkanı meydan nutuklarında zaman zaman Atatürk’ün koltuğu, Müdafai Hukuk, Cumhuriyeti kuran parti gibi çıkışlarla savunma yapmaya çalışıyor. Fakat inandırıcı olmuyor.

        Öte yanda CHP “kurtuluş yok tek başına” diyerek diğer muhalefet partileriyle cephe değilse de bir blok hâlinde rejimin hukuksuzluğuna karşı mücadele etmek istiyor. Fakat diğer partiler Saray’ın kurmaya çalıştığı yeni siyasî partiler rejimi içinde kendilerine uygun bir yer edinmeye, hatta kendilerine gösterilen yerde durmaya çalışıyor gibiler. Sosyal medyada “CHP’nin değerli yalnızlığı” gibi ifadeler kullanılıyor.

        Meclis’in açılış töreni ve resepsiyonunda yaşanan sahneler, söylenen sözler, muhalefetin Saray rejiminin meşruiyetini sorgulamak gibi bir niyet taşımadığını, normal bir parlamenter demokrasi varmış gibi davranmayı sürdürdüğünü ortaya koydu. “Cumhurbaşkanımızdır, tabiî ki ayağa kalkarız, elbette sohbet ederiz, endamına hayran hayran bakar dururuz” gibi bir manzara oluştu. CHP bir an siyasî toplumun dışına sürülmüş gibi göründü.

        CHP’nin yönetici kadrosunun partinin otuz yıl boyunca itinayla sulandırılan tarihsel/ideolojik kimliğini bütün unsurlarıyla canlandırarak ona sahip çıkacak birikim ve kararlılıktan, hatta algı ve analiz kapasitesinden bile yoksun olduğunu söylemek abartı olmaz.  Otuz yıl içinde üye profili değişti, partinin Kemalist/ulusalcı/solcu kadroları tasfiye edildi, yerlerine seçmen tabanı olan işbitirici tipler, eli yüzü düzgün, tahsilli terbiyeli, ağzı laf yapan fakat tarih ve coğrafya bilmeyen, siyasetten anlamayan, parti merkezine itaatkâr unsurlar getirildi.

        Mesela bir İmamoğlu şahsiyetini tarihsel/ideolojik olarak nereye koyacaksınız? Onun belediyelere eklediği kendisine benzeyen kişilerin 70’ten fazlasının “etkin pişmanlık”tan faydalanmak istemesine, önemli bir kısmının   tahliye edilmesine, partisinden istifa ettikten sonra sırıtarak alkış kıyamet AKP rozeti takan belediye başkanlarına ne diyeceksiniz?

        Siyasî parti denilen şeyin bir omurgası, ideolojik tutumu, feda edemeyeceği değerleri, inançlı kadroları olmalı. “Kelepçe ya da rozet” ikilemine teslim olan adamdan ya da kadından hiçbir şey olmaz. Bunları kim getirdi?

        Çarşafa rozet takmış parti laikliği nasıl savunacak?   CHP, “Güçlü Ekonomi” programıyla Özal’ın ekonomi politiğini restore edip yerleştiren, emeği ucuzlatma ve örgütsüzleştirme, sermayeyi yükseltme siyasetini kararlılıkla uygulayan Kemal Derviş’e 2002’de rozet taktı, kucak açtı. Derviş, CHP’nin genetiğini ve imajını biraz daha bozduktan sonra ülkeyi terk etti. Kimse çıkıp bu acayip olayı izah edemedi.

        CHP’nin kendi müktesebatını sulandırma, başka deyişle imaj yenileme çabası   partinin 28. Olağan Kurultay’ında (Mayıs 1998) başladı. Kurultay’ın sloganı “Dünyada Yeni Sol, Türkiye’de Yeni CHP” idi. İmajın teorik temelleri eksik değildi. Baykal, İsmail Cem’le birlikte “Yeni Sol” (Cem Yayınları 1992) başlıklı bir kitap yazmıştı.  Kitap, Altı Ok’a alternatif arıyor, Devletçilik ve Milliyetçilik ilkelerini sorguluyordu.

Baykal o sırada Tony Blair’in sosyal demokrasiyi neoliberalizm kervanına katan “Üçüncü Yol”unu benimsemiş görünüyordu.  Türkiye Gümrük Birliği’ne girmiş (1995), siyasî toplum AB üyeliği ihtimali ve aşırı demokrasi beklentisiyle kafayı bulmuş, 28 Şubat’ın (1997) laikliği ve Devrim Kanunları’nı savunan 18 Maddelik programı elbirliğiyle hasır altı edilmişti. Demokrasiyi çok seviyorlar, Sayın Reis’in şiir okudu diye yasaklı olmasına üzülüyorlardı.

        İmaj ve kadro yenileme çabası Kılıçdaroğlu döneminde artarak devam etti.  Hatta bir ara Altı Ok amblemini  çınar ağacı resmiyle değiştirmeye çalıştılar, bereket hemen vazgeçtiler.

Yeni imajıyla CHP  13 yılda 12 seçim kaybetti.  Seçmeni tavlamak için geliştirilen günübirlik politik manevralarla, duruma göre değişen söylemlerle yoluna devam etti. Seçmeni kendi programına kazanacak yerde, seçmenin eğilimlerine, hatta mezhebine, meşrebine, etnisitesine göre siyaset üretti. Altılı Masa girişimiyle gericileri sırtına alıp TBMM’ye taşıdı.   CHP imajını değiştirmeye çalışırken Saray Türkiye’yi değiştirdi.

CHP, AKP iktidarının doğal ömrünü tamamlaması, Saray rejiminin yozlaşması, ülkeyi yönetemez hâle gelmesi, ekonomide kaos yaratması sayesinde, sadece bu nedenle son (yerel) seçimleri kazandı.  Aldığı oylar tepki oylarıydı.   Ana muhalefet konumunda hangi parti olsa kazanırdı.

CHP şimdi saldırı altında var olma mücadelesi veriyor, dolayısıyla yeni bir imaj deniyor. Kitle mitingleri elbette çok önemli, eğitici. Türkiye, Özgür Özel’in şahsında halkı mücadeleye çağıran, heyecan uyandıran yetenekli bir meydan hatibi, sıkı bir ajitatör kazandı.  “AKP’nin yargı kolları,” “siyasi yankesici” gibi akılda kalan sözleri etki yarattı. Kılıçdaroğlu gibi, “Mitinglerin yararı yok, slogan atıp dağılıyorlar; oysa biz kendi seçmenimizle bir araya geliyoruz,” (140Journos, “Cehape Zihniyeti” belgeseli, 16.05.2021) gibi tuhaf, apolitik şeyler söyleyen biri değil en azından.

Fakat mücadelenin hedefleri çok sınırlı.  CHP’li belediyelerin üzerindeki baskıyı kaldırmaktan, genel seçimleri öne çekmekten ibaret.  Dolayısıyla yeni imaj biraz eğreti duruyor. Partinin imha edilmek istenen tarihsel/ideolojik kimliğine sahip çıkma, Saray’ın kurduğu rejimle kapsamlı bir tarihsel hesaplaşmaya girme, yeni bir Toplum Sözleşmesi yapma niyeti ve çabası yok.

“Yiğidim aslanım cumhurbaşkanı adayımız” muhabbeti, papağan gibi tekrarlanan basmakalıp sözler, yavaş yavaş bıktırıcı olmaya başladı. Mitingde heyecanla slogan atıp bayrak sallayan insanlar eminim evlerine gidince “N’olacak şimdi?” diye düşünüyorlar.  Ahlaki üstünlüğü kanıtlamak, psikolojik üstünlüğü göstermek ve çoğunluk enerjisini netice alacak şekilde yönlendirmek gerekiyor.  CHP bunu yapabilir mi? Veryansın, 05. 10. 2025

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *