YENİ DEVLETE YENİ ANAYASA GİRİŞİMİ

Yavuz Alogan

Hakikatle yüzleşmek zordur, çünkü insana sorumluluk yükler.  Yükten kaçınmak için hakikati anlamazdan görmezden gelirsiniz, halının altına süpürürsünüz. Fakat hakikat halının altında rahat durmaz, sürekli başını çıkarıp size varlığını hissettirir.

“Yeni bir devlet kurulmadığına göre yeni bir anayasa yapılamaz” görüşü, hakikatin ta kendisini; yani son yirmi yıl içinde yeni bir devletin adım adım kurulmuş,  rejimin değişmiş olduğu gerçeğini görmezden gelmenin,  farkında değilmiş gibi davranmanın tipik örneğidir.

Milyonlarca yurttaşın katıldığı 2007 Cumhuriyet Mitingleri’ne rağmen 2010 Referandumu’yla ve milyonlarca yurttaşın isyan ettiği  2013 Haziran gösterilerine rağmen 2017 Referandumu’yla Türkiye’nin yönetim sistemi değiştirildi, parlamento  etkisiz bir  siyasî oyun alanına dönüştürülürken bütün devlet yetkilerini elinde toplayan bir Saray hükümdarlığı kuruldu.

Bu yeni bir devlettir.

Şimdi bu devlet,  yarattığı fiili durumu hukukî bir dayanağa kavuşturmak için yeni bir anayasa yapacak.

Son genel seçimlerin ortaya çıkardığı, çoğunluğunu gericilerin / bölücülerin / işbirlikçilerin oluşturduğu Meclis,  muhtemelen 31 Mart  yerel seçimlerinden sonra anayasayı gündemine alacak. Sayın Saray’ın, Kaboğlu’nun, PKK’nin, Hizbullah’ın, TÜSİAD’ın ve küçük gerici/liberal partilerin anayasa taslakları çekmecelerden çıkarılacak, bunların pek çok ortak noktası birleştirilerek yeni bir anayasa taslağı hazırlanacak.  Milletvekilleri bağlı kalacaklarına yemin ettikleri anayasanın tamamını “tağyir, tebdil ve ilga” ederek yeni bir anayasa yapacaklar.

Siz bunun karşısına, Kurucu Meclis ve Toplum Sözleşmesi fikriyle çıkıp, nüfusun yarıdan fazlasını harekete geçiremiyorsanız geçmiş olsun. Meclis’te 400 oy bulunamasa da 360 oy bulunur ve “2023 Anayasası” denilen metin kıl payıyla referandumdan çıkar.

Vahim durum bundan ibarettir.

Bundan sonra yapılacak genel seçimlerde TBMM’de çoğunluğu ele geçiren her siyasî parti kendi parti programını, ya da her siyasî partiler grubu farklı parti programlarının ortak noktalarını esas alarak Meclis oylamasıyla anayasa yapabilecek ya da kendi anayasa taslağını referanduma götürebilecektir. Bu tuhaf anayasa yapma yönteminin yolu daha şimdiden açılmıştır.

Saray, doğal olarak, 2053 hedefleri doğrultusunda anayasaya kendi programını azami ölçüde sokmaya çalışacak.

Muhalefet partileri küçük büyük belediye rantlarına kendi adamlarının çökmesini temin maksadıyla delege pazarları kurup kendi içlerinde mikro iktidar/menfaat mücadelesine girişmişken, Saray’ın adamları  “2023 Anayasası” konusunda nabız yokluyor, kafa karıştırarak ortamı hazırlıyorlar. Aslında anayasa tartışmalarının gündemini belirliyorlar. Bir süre sonra bütün siyasî toplum, daha önce  defalarca görüldüğü gibi, Saray’ın belirlediği gündem üzerinden anayasa tartışmalarına çekilecek.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, anayasayla ilgili gündemi belirlemeye çalıştıklarını açıkça söyledi: “Eğer siyasî iklimi doğru bir şekilde oluşturmayı başarabilirsek, ben Türkiye’nin bu dönemde yeni anayasayı yapabilecek bir imkâna kavuşacağı kanaatindeyim,” dedi.

Şu anda iklimi oluşturuyorlar.

Peki nasıl bir anayasa yapacaklar?

Sayın Kurtulmuş’un sözleriyle “bürokratik oligarşi”nin iradesini esas almayan bir anayasa yapacaklarmış.  Yeni anayasa,  seçkin zümrelerin iradesini değil millî iradeyi esas alacak, atanmışlar tarafından değil seçilmişler tarafından yapılacakmış.

Bu bir uvertürdür, yani perde açılmadan önce orkestranın çaldığı giriş / hazırlık bölümüdür.  Perde açıldığında üniter ulus-devlet’in, milleti ve devletiyle bölünmez bütünlüğün, “Türk” kavramının, laiklik başta olmak üzere Atatürk İlke ve İnkılâpları’nın, 1921 anayasasının, devletin dini imanı gibi sorunların tartışıldığını göreceksiniz.   

Saray bütün bu sorunları siyasî topluma tartıştırdıktan sonra mevcut Meclis yeni bir anayasa taslağı hazırlayacak.

Sonra pek çok genel seçim olacak, şimdiki seçilmişler gidecek, farklı programı olan başka seçilmişler gelecek. Önümüzdeki on yıllar, hatta yüzyıllar içinde meclis çoğunluğunu ele geçiren her parti ya da partiler grubu kendi anayasasını yapacak.  Öyle mi? Türkiye’nin anayasa yapma yöntemi bu mu olacak? İktidara gelen her parti ya da partiler koalisyonu kendi anayasa taslağını da beraberinde mi getirecek?

Servet transferinin, gelir bölüşümünde adaletsizliğin, aşırı hırsızlık ve yolsuzluğun yol açtığı toplumsal bunalım nedeniyle seçmen tabanı sürekli eriyen Saray, yirmi yıllık iktidarının en zayıf ve kararsız döneminde “sıfırdan anayasa” yapma cüretini mevcut TBMM’nin ideolojik yapısında bulmaktadır. CHP, Cumhuriyet karşıtı küçük partileri Meclis’e taşımış, Saray’ın yeni anayasasını kabul ettireceği gerici / bölücü /işbirlikçi çoğunluğu takviye etmiştir.

Milletin tamamını temsil etmeyen bu Meclis’in yapacağı “2023 Anayasası” halkın yarıdan fazlasını yabancılaştıracak, itirazlara, direnişlere, giderek çatışmalara yol açacak; Türk milletini bütün fertleriyle kaderde, kıvançta ve tasada ortak kılma hedefinden vazgeçilmesi, halk arasındaki uzlaşmaz çelişkileri tehlikeli biçimde keskinleştirecektir.

Saray’ın bundan sonra iyice çeşitleneceği anlaşılan anayasa gündemine hapsolacak yerde, Kurucu Meclis fikri etrafında parlamento dışı bir muhalefet oluşturmak; laik, demokratik, sosyal hukuk devleti hedefini kuvvetle savunmak gerekir. Veryansın, 29. 09. 2023