SEMBOLİK DEĞERİ YÜKSEK OLAYLAR

Yavuz Alogan

Zamanın ileriye doğru hareket ederken her şeyi değiştiren, bazı şeyleri ezip geçen büyük silindiri bizim ülkemizde zaman zaman sanki geriye dönerek insanların belleğini siliyor, sonra hiç durmadan kaldığı yerden ilerlemeye devam ediyor.

Hatırlamıyoruz, aklımızda tutmuyoruz.

Diyarbakır’da Şeyh Sait Bulvarı açıldı diye hop oturup hop kalkıyoruz.  Oysa Diyarbakır BB Meclisi,  Dağkapı Meydanı’nı dokuz yıl önce Şeyh Sait Meydanı yaptı. Tunceli Belediyesi’nin Seyit Rıza Parkı’nı açıp, şahsın heykelini dikmesinden bu yana on üç yıl geçti. Muş’un Bulanık Belediyesi Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi’nin adını yıllar önce Seyit Rıza Caddesi olarak değiştirdi. CHP bütün bu girişimlere sahip çıktı, açılış ve anma törenlerine katıldı, milletvekilleri  şahsın heykelinin yanında dikilip fotoğraf çektirdi. PKK’nin uzantısı parti, solcu gibi duran liberaller ve  sosyalist gibi duran partiler bütün bunları “demokratik-tik” dönüşüm olarak değerlendirdi.

Şeyh Sait’in hıyanet-i vataniye’den yargılanmış işbirlikçi bir ajan, Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine ve ülkenin bütünlüğüne kasteden bir hain olduğunu söyleyenlere, Şeyh Hazretleri’nin manevi şahsiyetini tahkirden dava açacak noktaya geldiler.  Vahidettin’e hain diyen İzmir Belediye Başkanı’na soruşturma açtılar.  Bir iki yıl içinde bu noktaya geldiler. Burada niye dursunlar? Engelle karşılaşmadıkça ilerlemeye devam edecekler.

İskilipli Atıf’ın ismi kaç cadde, hastane, okul ve parka verildi? Çorum’daki İskilipli Atıf Hoca Parkı devletin bakanı tarafından hizmete açıldı. Hoca Efendi’nin kimliği Ankara’daki bir mezarlıkta DNA incelemesiyle saptandıktan sonra, kemikleri Devlet eliyle Çorum’a götürülüp   sekiz sütunlu kubbeli anıtmezara defnedildi. Vali ve devlet ricâli her ölüm yıldönümünde mezarın başına gidip ihtiram duruşunda bulunuyor.

Bunlar sembolik değeri çok yüksek olaylardır. Saray’ın himayesi altında yürütülmektedir. Reis’in talimatı ya da onayı olmadan hangi kayyım Şeyh Sait Bulvarı açabilir?

Rejim 2023  anayasasıyla  karşıdevrimini tamamladığı anda kanun çıkarılarak bütün Cumhuriyet düşmanlarının itibarı iade edilebilir.  Ondan sonra Ankara’daki Atatürk Bulvarı’nın  Sultan Vahidettin Bulvarı’na,  Mithatpaşa Caddesi’nin Dürrizade Abdullah Efendi Caddesi’ne,  Selanik Caddesi’nin Medine Caddesi’ne,  Necatibey Caddesi’nin İskilipli Atıf Caddesi’ne,  Ziya Gökalp Caddesi’nin  Saidi Nursi Caddesi’ne, Tunalı Hilmi Caddesi’nin  Seyit Rıza Caddesi’ne, Reşit Galip Caddesi’nin Şeyh Sait Caddesi’ne dönüştüğünü; Diyarbakır’da Abdullah Öcalan Spor Tesisleri’nin, Cizre’de Bedirhan Bey Hastanesi’nin, Mersin’de Derviş Vahdeti Stadyum’unun, Menemen’de ise Kubilay Anıtı’nın yerine Derviş Mehmet Anıtı’nın açıldığını görebiliriz.

İade-i itibar görüşmeleri sırasında tek bir milletvekilinin çıkıp da İttihat ve Terakki’nin siyaseten idam edilen (1926) Maliye Nazırı Cavit Bey’in, Dahiliye Nazırı İsmail Canbulat Bey’in ve teşkilatın örgütçüsü Doktor Nazım Bey’in   itibarlarının iadesini, naaşlarının muhtelif mezarlardan alınarak Hürriyet-i Ebediyye tepesinde 31 Mart şehitlerinin, Enver ve Talat Paşaların yanına defnedilmesini talep edeceğini sanmıyorum. Çağın ruhuna uymaz! TBMM’nin ideolojik yapısına ters düşer! Taksim’e Topçu Kışlası’nın, gösterişli meydanların birine Ermeni Anıtı’nın dikilmesi daha uygun düşecektir.

Neyse, uzatmayalım…

Gidişatın ana istikametini gösteren sembolik olaylar vardır.  Bu olayların gerçekleştiği zaman ve mekânda bir mevzi açıp yığınak yapmayanlar, yığınağı sürekli takviye etmeyenler, Diyarbakır Kayyımı’nın Şeyh Sait Bulvarı açması gibi olaylar oldukça şaşırmaya devam edecekler, beyhude tarih tartışmalarına girişeceklerdir. Bu saatten sonra kimse kimseyi ikna edemez. Herkesin tarihi kendine!

Marifet tarih tartışmasıyla Hakikat’i aramak değil, zamanın okunu saptırarak tarihsel süreci değiştirmektir. Buna “devrim” diyoruz.

Ayasofya’nın açılışı mesela, çok önemli bir sembolik olaydı. Mustafa Kemal’in inisiyatifiyle restore edilen ve onun imzasıyla müze yapılan (1934) Ayasofya’nın ibadete açılış töreni, Cumhuriyet Devrimi’ne karşı en büyük kalkışma olmasının yanı sıra tarihin en önemli kırılma noktalarından biri oldu.  24 Temmuz 2020 günü başta Cumhurbaşkanı ve ona eşlik eden Genel Kurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ve Millî Savunma Bakanı ve bütün bakanlar, idarî ve mülki erkân,   Atatürk’e lanet okuyan kılıçlı imamın arkasında topluca namaza durarak  Cumhuriyet’in Aydınlanma döneminin sona erdiğini ve Türkiye’nin artık laik bir ülke olmadığını bütün dünyaya topluca ilan ettiler. Töreni müteakiben Nur Cemaatinin Meşveret Grubu’nun lideri Hüsnü Bayramoğlu ile Genel Kurmay Başkanı yan yana fotoğraf çektirdi. Gerici kalkışmaya, bütün tarikat ve cemaatlere verilen, sembolik değeri çok yüksek, büyük bir güvencedir. Bunu Devlet’in kendisi yaptı.

Karşıdevrim başka nasıl olacaktı? Oldu ve bitti! Şimdi bu saatten sonra laiklik ilkesi anayasada bir mürekkep lekesi olarak kalsa ne olur, kalmasa ne olur?  Şeyh Sait Bulvarı, bu olayın yanında devede kulak bile değildir.

“Mış” gibi davranıyoruz: Türkiye’de demokrasi var-mış gibi, egemenlik millete ait-miş gibi, hukuk var-mış ve yargı bağımsız-mış gibi, eğitim bilimsel-miş, üniversiteler gerçekten üniversitey-miş, sendikalar hakikaten sendikay-mış, seçimlerle sorunlar çözülebilir-miş, haklar Anayasa’nın güvencesi altınday-mış gibi…  yapıyoruz.

Şeyh Sait’in vatan haini olduğunu tarihten alıntılarla kanıtlamaya çalışıyoruz.  Bulvar’ı açan devletin kendisi! Yani burada devlete başkaldırı gibi bir şey yok. Devlet kabuk değiştirmiş, AKP’nin suretine bürünerek kendi zıddına dönüşmüş… Durmak yok diyerek yola devam ediyor.

Şu yirmi yıl içinde gericiliğin ve bölücülüğün gelişim hatlarını takip etmedik. Nüfusun yarıdan fazlasının toplanacağı bir birleşik cepheyle bu hatların önüne yığınak yapmadık. Böyle devam edersek ödeyeceğimiz bedel bugünden hayal bile edemeyeceğimiz kadar ağır olacak.

Sistemin siyasî partilerinden, bu partilerin mensupları da dâhil olmak üzere halkın çoğunluğunun umudu tamamen kestiği, seçimlerde korkularla, kaygılarla, öfkelerle güdülenerek oy verdiği şartlarda siyasî partiler tiyatrosunu ve seyirlik seçim cümbüşünü izlerken, her gerici ve bölücü hamleye günübirlik tepkiler göstererek ruhumuzu kurtarıyoruz. Hakikat budur!  Veryansın, 17. 12. 2023