HÜKÜMET İSTİFA!

Yavuz Alogan

         “Operasyon sürerken analiz yapılmaz” bilgisini nereden edindiğimi iki gün boyunca düşünüp durdum.

        Düşüne düşüne, sonunda Meral Hanım’ın altılı masayı dağıtmak üzere yaptığı konuşmayı dinlerken bu bilginin bana sâdır olduğunu fark ettim: operasyon sürerken analiz yapılmaz.

        “Sâdır” sözcüğü de ilginçtir bu arada. “Sudûr” sözcüğünden türemiş; içine doğmak, ansızın ortaya çıkmak gibi anlamlar taşıyor. Vahiy gelmiş ya da bulutsuz gökyüzünde şimşek çakmış gibi bir durum…

        Neyse, konuyu dağıtmayalım….

        Siyasî toplumun ve sosyal medyanın sığ sularında fırtına koparan operasyon cumhurbaşkanı adayları açıklanıp seçim takvimi ilan edilinceye kadar dedikodular, perde arkası bilgiler, çarpıcı ifşaat ve açıklamalarla, şiddeti giderek azalan dalgalar hâlinde sürüp gidecektir.

        Operasyon iki gerçeği gözler önüne serdi.

        Birincisi: Türkiye’nin yönetim biçimini düzenleyen dış merkezler şu aşamada imkânsız gibi görünse de İmamoğlu üzerinde ısrar edecekler, bir kombinezon (işi sonuçlandıracak bir usul) bulmaya çalışacaklar. Onda içi kolayca doldurulabilecek parlak bir boşluk gördüler. Göze girmek için elinden geleni yapmasına rağmen Kılıçdaroğlu’nu beğenmediler, istemiyorlar.  Onu zayıf buluyorlar ya da kazanamayacağını hesapladılar. İmamoğlu’nun hemen aday olamayacağını anlayınca, zamana oynamaya karar verdiler. Sayın Reis’in yeniden cumhurbaşkanı olmasını, böylece mevcut krizin yeni imkânlara yol verecek şekilde derinleşmesini tercih ettiler ve altılı masayı devirttiler.  Asla tek bir ata oynamazlar. Roma savaş arabaları gibi iki üç, hatta dört ya da altı atı aynı anda sürmeyi tercih ederler; güçlerine, hızlarına ve tribünlerden yükselen tezahüratın şiddetine göre atların yerini değiştirirler, biri tökezlediğinde yerine hemen yenisini koyarlar.

        İkincisi: altılı masadakiler başta olmak üzere bütün siyasî partiler halkın yaşadığı gerçeklerden, ülkenin sahici sorunlarından kopmuş bulunuyorlar. Bunlar kendilerinden başka kimseyi, herhangi bir toplumsal sınıfı, zümreyi, siyasî bir akımı ya da hareketi temsil etmeyen, kendinden menkul oluşumlar. Kadroları, örgütleri çok zayıf; kendi tabanlarıyla bile organik bağları yok.  Birleşmeye ve birleştirmeye değil, bölünmeye ve bölmeye yatkınlar. Topluma verdikleri sözler, attıkları imzalar, reklam şirketlerine hazırlattıkları seyirlik/eğlencelik gösterilerle sundukları programlar kendileri için de, onları çeşitli komplolar ve tuzaklarla öne çıkaran merkezler için de zerre kadar önem taşımıyor.

Aylarca ışıklı parti binalarının kapısında lüks arabalarından inip Holivut artistleri gibi sırıtıp tokalaşarak birbirlerini eteklediler, reveransla   karşılayıp uğurladılar. Millet umutlanarak bunları seyretti, içeride önemli bir şey yaptıklarını sandı. Fakat onlar yumurta kapıya geldiğinde sevinçli bir telaş içinde masayı devirip kalktılar, üstlerini başlarını silkeleyip uzaklaştılar. Kimisi cumhurbaşkanı oluyorum diye fotoğraf çektirmeye gitti, kimisi adamlarına nutuk söylemeye…

Önce umutlandırıp sonra hüsrana uğrattıkları seçmenle, deprem bölgesinde aç susuz çadırsız kalan, yakınlarının mezarını, kayıp çocuklarını bulmak için çırpınan kalbi kırık bedeni yaralı insanlarla bu ışıklı parti binaları arasında şu iki gün içinde açılan mesafe asla kapanmayacaktır.   

Şu anda sürmekte olan operasyonun nasıl sonuçlanacağını bilemeyiz. İttifaklar ayrışıp yeniden tertiplenmekte, siyaset esnafı pire gibi oradan oraya sıçrayarak ikbal ve istikbal kapılarını zorlamakta, burnu iyi koku alan acar gazeteciler alev alev yanan kapalı kulislerden haber devşirirken yabancı ajanlar ve ajanslar harıl harıl çalışmakta, hangi bahse ne kadar para yatıracağını, karşılığında ne koparacağını hesaplayan para babaları ellerinde yağdanlık teyakkuz hâlinde beklemektedir.

  İlk vuruşun ardından zıplayıp yuvarlanan toplar birbirine çarptıkça nasıl bir yön alacaklar, nerede birleşip nerede ayrılacaklar, hangi ülkenin konsolosuyla hangi istihbarat örgütünün ajanıyla neler fısıldaşacaklar ve nihayet hangi topların arkasında farklı kümeler oluşturarak derlenip toparlanacaklar?  Bunları göreceğiz.

Fakat bildiğimiz kesin bir şey var: mevcut durum, Saray’ın oyun sahasına olağanüstü bir genişlik kazandırdı. Her zaman siyaseti baskıyla, parayla, makam dağıtarak, içerip kapsayarak ya da dışlayıp yok ederek yeniden tertiplemeye çalışan, özellikle deprem felaketinden sonra bu şansını tamamen kaybetmiş gibi görünen Saray çok büyük bir fırsat yakaladı. Sonuçları korkarım çok vahim ve ağır olacak.

Şu karanlık pazar gününde herkese geniş tabanlı bir tavayla uzun saplı bir kepçe alıp sokağa çıkmasını, her türlü siyaseti ve siyasî projeyi protesto etmesini, iflas etmiş anonim şirketin kapısına dayanarak halkın çalınan geleceğini geri istemesini tavsiye ediyorum: Hükümet istifa!   Veryansın, 05. 03. 2023