DEĞİŞİM

Yavuz Alogan

        Muhalifiyle yandaşıyla bütün medya CHP’deki değişim tartışmalarıyla meşgul. Her gece ekranlarda beliren kadrolu yorumcular CHP’nin nasıl değişebileceğini, seçimlerde ağır yara alarak içine kapanan muhalefetin yerel seçim öncesinde yeniden tertiplenmek için  ne yapması gerektiğini bıktırıcı bir muhabbetle saatlerce tartışıyor. Herhangi bir muhalefet partisinin en marjinal mensubunun çıkıntılı bir demeci ya da eylemi büyük dalgalanmalara, saatlerce süren yorumlara yol açıyor.   Medya, değişimi tartışıyor.

        Bu arada Türkiye’nin kaderini belirleyecek büyük değişim jeopolitik alanda, özellikle Karadeniz’de şekilleniyor.

        Vilnius’taki NATO zirvesinde Sayın Saray’ın sergilediği hızlı dönüş ve tam teslimiyetin ardından, NATO’nun Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin arkasından dolanarak Karadeniz’e çıkma taleplerine Saray yönetiminin nasıl tepki göstereceği bilinmiyor.

        2008’de AKP hükümeti direnmişti. Gürcistan krizi sırasında Montrö’nün 18. Maddesinin izin verdiği limiti aşan tonajdaki  iki ABD hastane gemisinin Karadeniz’e çıkışına  (Kremlin’in Montrö uyarısı üzerine) izin vermemişti.

        Bunun öncesinde ve sonrasında, ağırlıklı olarak Türkiye’nin inisiyatifiyle Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler arasında ekonomik ve kısmen askerî işbirliği örgütleri kurulmuştu.

Türkiye, Yunanistan, Arnavutluk, Bulgaristan, Romanya, Moldova, Ukrayna, Rusya Federasyonu, Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan, Sırbistan, Karadağ arasında, İstanbul Deklarasyonu’yla 1992’de kurulan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı; yine Türkiye, Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Ukrayna,  Rusya Federasyonu arasında, Türkiye’nin öncülüğünde 2001’de  kurulan Karadeniz Deniz İşbirliği Görev Grubu (Blackseafor); NATO’nun, Akdeniz’de yaptığı askerî tatbikatı (Etkin Çaba/Active Endeavour) Karadeniz’e doğru genişletme girişimini engellemek için 2004’te Karadeniz Uyumu Harekâtı (KUH); yine 2011’de Bakanlar Kurulu Kararı’yla Karadeniz’e Sahildar Devletlerin Sınır/Sahil Güvenlik Makamları Arasındaki İşbirliği Anlaşması….

Bütün bu girişimlerde Türkiye, Montrö’yü hassasiyetle dikkate aldı, gözetti; Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin ABD ve İngiliz askerî gücünü NATO şemsiyesi altında bölgeye sokmama niyetini canlı tuttu. Başka deyişle,  Soğuk Savaş dönemi dâhil Türkiye, Karadeniz’de NATO tatbikatlarını önlemeyi amaçladı, sonraki dönemde kıyıdaş devletlerle birlikte hareket etmeye özen gösterdi.

Bu süreç, Amiral Cem Gürdeniz’in “Fransız İhtilali sırasında bile bir gecede bu kadar çok sayıda amiral tutuklanmadı” sözleriyle tanımladığı olaya, FETÖ’nün Türk Ordusu’na yönelik netice alan saldırısına kadar sürdü.

Değişim bundan sonra başladı, giderek hız kazandı.  NATO’nun Montrö’nün arkasından dolanarak Karadeniz’e girme çabaları, ABD kaynaklı cüretkâr ve küstah bir tutumla artış gösterdi.

ABD’nin Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nin (CSIS) Şubat 2023 tarihli “Karadeniz bölgesi için yeni bir ABD stratejisine doğru” başlıklı rapor/analizi, “The Inhospitable Sea,” yani konuk sevmez, misafir kabul etmez deniz başlığını taşıyor ve  Montrö’yü hedef almadan, çevresinden dolanarak, sadece Montrö’nün izin verdiği “dönüşümlü deniz mevzilenmeleri ve devriyelerine,” buna ek olarak NATO kara ve hava sahalarında ortak operasyonlara ağırlık verilmesini,  bu ortak operasyonlar sayesinde “durumsal farkındalık” yaratılmasını öneriyor.

Bu yumuşak ve kademeli tırmandırma önerisi, Tahıl Koridoru kriziyle birlikte geçerliliğini kaybetti. “NATO konvoyları Ukrayna tahılını koruyabilir” (NATO’nun eski Avrupa Yüksek Müttefik Komutanı Amiral Stavridis) aşamasına geçildi. Karadeniz’de Rusya’yı dışlayan yeni tahıl koridorları açma girişimleri başladı. Rusya Odessa’daki tahıl silolarını vurarak kararlılık gösterisinde bulundu.

Büyük bir değişim oldu. Ukrayna savaşının Karadeniz üzerinden Türkiye’ye yayılması yakın tehlike olarak ufukta belirdi.

NATO’nun savaşa şimdiki gibi örtülü müdahalesinin devamı fakat bir noktadan sonra açıktan girmesi durumunda, Türkiye’nin ordusu ve insan gücüyle birlikte ikinci bir Ukrayna olarak sefer-görev emrine maruz kalacağı, emrivakiler ve provokasyonlarla savaşa doğru itileceği açıkça görüldü.

Bütün bunlardan Türkiye’yi yönetenlerin, Yüce Meclis’teki siyasi parti başkanları ve milletvekillerinin, önümüzdeki aylar,  haftalar, hatta günler içinde Montrö hassasiyeti konusunda büyük ve hayati bir sınav vereceklerini anlıyoruz.

Bu sınava siyasî toplumun yeterince hazırlanmadığı çok açık. 4 Nisan 2021’de 104 Amiral’in Montrö’nün önemine dikkati çektikleri açıklamaya siyasî parti başkanlarının gösterdiği tepki, imzacı amirallerin gözaltına alınmaları, elektronik prangaya vurulmaları hassasiyetin yeterli olmadığını gösterdi.

Açıklama’dan kısa süre önce TBMM Başkanı Şentop, Cumhurbaşkanı’nın Montrö’yü feshetmesinin “teknik olarak mümkün” olduğunu söylemişti.

Cumhurbaşkanı ise Montrö’yü pazarlık konusu yapabileceğini ima ederek şöyle dedi: “Daha iyisi için imkân bulana kadar Montrö’ye bağlılığımızı sürdürüyoruz” (BBC, 06.04. 2021).  Biz unutmuş olsak da bu söz dünyaya verilmiş çok önemli bir mesaj değeri taşıyor.  Türkiye’nin ekonomik bakımdan sıkıştığı şu sıralarda bu mesajın, Tahıl Koridoru krizinin yarattığı tehlikeli koşullarda değerlendirileceğini anlıyoruz.

Son anda Saray’ın ve siyasî toplumun uyanmasını, pazarlıkçı tüccar aklının yerini Devlet aklına bırakmasını ancak temenni edebiliriz.

Türkiye’nin jeopolitik değişimi, yarattığı yakın tehlike nedeniyle bütün değişimlerden daha önemli. Dolayısıyla CHP’de değişim nasıl olacak, Piro küçük bir Alevi partisiyle yoluna devam mı edecek, yoksa Muharrem lokması dağıtan İmamoğlu’yla her şey çok güzel mi olacak gibi  “değişim” konularının yanı sıra, “biz bilmeyiz, anlamayız” demeden jeopolitik sorunla ilgilenmek günümüzün en önemli yurttaşlık görevidir.  

Amerikalılar Karadeniz’de “durum farkındalığı” yaratmak için açık raporlar yayınlayıp bin dereden su getirirken, bizim de Montrö konusunda millî bir farkındalık yaratmamız gerekir. Ekonomik kriz gelir geçer; fakat Rusya örneğinin tarihsel olarak gösterdiği gibi, jeopolitik felaketin telafisi yoktur. Veryansın, 28. 07. 2023  

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *